Gökyüzü ve güneşin ötesinde, Horus'un hayati bir rolü daha vardı: koruyucu ve şifacı. O sadece firavunların değil, sıradan insanların da koruyucusuydu. Erişim alanı toplumun her seviyesine uzanır, ihtiyacı olanlara koruma sağlardı.

Horus adaletin savunucusu ve zayıfların koruyucusu olarak görülüyordu. Yasal anlaşmazlıklarda ya da sözleşmeler veya miras meseleleriyle uğraşırken insanlar tarafından ona başvurulurdu. Bir koruyucu olarak rolü, sorun ve belirsizlik zamanlarında bir yardım kaynağı olduğu anlamına geliyordu.

Aynı zamanda hem fiziksel hem de ruhsal rahatsızlıklardan kurtulmayı sağlayan bir şifacıydı. Hastalıkları tedavi etme, yaralanmaları iyileştirme ve görme yetisini geri getirme gücüne sahip olduğuna inanılırdı.

Bu inanç, Horus'un kendi gözünün zarar görmesi ve ardından Hathor tarafından iyileştirilmesi hikayesinden kaynaklanıyordu.

Göz rahatsızlıklarından muzdarip insanlar yardım için Horus'a başvuruyor, onun kendisinin de iyileşmiş olduğu gibi iyileştirme yeteneğine güveniyorlardı. Horus'un Gözü bu bağlamda şifa ve korumayı temsil eden güçlü bir sembol haline gelmiştir.

Horus'un Gözü'nün büyülü güçlere sahip olduğu da düşünülüyordu. Kötü ruhları, lanetleri ve nazarı uzaklaştırdığına inanılırdı. Bu inanç Horus'un sadece fiziksel anlamda değil, ruhani anlamda da koruyucu rolünü pekiştiriyordu.

Koruyucu ve şifacı rolüyle Horus bir güvenlik ve esenlik duygusu sunuyordu.