İnsanlar uzun zamandır alternatif evrenler ve bu evrenle bir sonraki evren arasında anında seyahat etmenin bir yolunu bulma ihtimaline kafayı takmış durumdalar.

Bu kavram bilim-kurgu dizisi Stargate tarafından popüler hale getirildi ve 2015 gibi yakın bir tarihte NASA, dünyamızın, evrenimizin, hatta bildiğimiz uzay ve zamanın ötesindeki yerlere erişim noktalarını araştırmak için en az on yıl harcadığını itiraf etti.

Yıldız Geçidi terimi tam da bu anlama gelmektedir: Dünya'nın ve uzayın manyetik alanları içinde gizlenmiş, aydınlanmış gezginleri mevcut zaman sınırlamalarının ötesinde bir yere taşımak için bekleyen, dış alemlere açılan uhrevi bir kapı ya da portal. Uzay, diğer evrenlere açılan bu kapılar için en olası yer gibi görünse de, Dünya gezegenindeki pek çok yere de özel taşıma yeteneklerinin yanı sıra enerjide gözle görülür değişimler, farklı frekanslar ve açıklanamayan ışıklar veya sesler atfedilmiştir.

Ancak NASA'dan Jack Scudder, Dünya ile Güneş arasında yüzen zor kapıları tanımlamanın bir yolunu bulana kadar, Dünya'nın atmosferi bir yana, uzaydaki 'solucan delikleri' teorisini destekleyen çok az bilimsel kanıt vardı.

Uzaydaki Şüpheli Yıldız Geçidi Yeri

Einstein-Rosen köprüsüne ya da 'solucan deliğine' benzer şekilde, bir uzay portalının oluşum teorisine göre, uzay-zaman ya bir yıldızın çöküşünün yarattığı yoğun yerçekimi alanları ya da şiddetli güneş rüzgarları tarafından güçlendirilen Dünya ve Güneş'in uzayda kesişen manyetik güçlerinin karışmasıyla bozulduğunda meydana gelir.

Bu geçitlerden bazıları uzun süreler boyunca açık kalırken, çoğu kısa ömürlüdür, genişçe açılır ve bir gün içinde birkaç kez yeniden kapanır. Ancak Yıldız Geçitlerini bulmak zor olabilir. Güvenilir istikrarsızlıkları, anlaşılmazlıkları ve fark edilmeleri zor olma eğilimleri, bir tanesini bulmanın yıllar alacağı anlamına gelebilir.

Bırakın işaret etmeyi, bu yola çıkan hiçbir işaret bile yok. Ancak Iowa Üniversitesi'nden plazma fizikçisi Jack Scudder, bulunması zor ve öngörülemeyen portalları tespit etmek için bir teknik keşfetti. Scudder, Dünya ile Güneş arasında akan kesişen manyetik alanların büyük miktarda yüklü parçacığı portaldan dışarı ittiği, doğru aletler ve doğru verilerle tespit edilmesi kolay olan bu yeni keşfedilen yol işaretlerine X-Noktaları adını verdi.

Scudder bir portalın belirtilerini fark edebildiğinde, Dünya atmosferinin her yerinde meydana gelen benzer örüntüleri bulabildi. NASA'nın THEMIS uzay aracı tarafından gözlemlenen bu yapılar, Dünya'yı 10.000 ila 30.000 mil arasında bir mesafeden çevreliyor.

Bunların çoğu, Güneş ve Dünya'nın manyetik alanlarının engelsiz bir yol oluşturmak üzere birleştiği yerde bulunuyor gibi görünüyor ve bölgenin, bazen burada Dünya'da tanık olduğumuz Kuzey Işıkları ve jeomanyetik fırtınaları da yaratan yüklü parçacıklarla titreşmesine neden oluyor.

Bu portalların tam olarak ne olduğundan emin olmamakla birlikte, Scudder ve ekibi cevabın ulaşılamaz olmadığı konusunda iyimserliğini koruyor. Yıldız Geçitleri bilim-kurgu ve gerçekliğin büyüleyici bir örtüşmesidir ve burada, Dünya'da portallara erişimimiz olduğunu iddia edenler de vardır.

Bazı yerlerin kutsal geometri ile tasarlanmış bir harita üzerindeki pusula noktaları olduğu ve bizi paralel evrenlere taşıma yeteneğine sahip olduğu düşünülmektedir. Dünyadaki yıldız geçidi bölgeleri arasında en çok dikkat çekenler Stonehenge oluşumu ve Bermuda Şeytan Üçgeni'dir, ancak diğer bazı yerler de eski uzaylı portalları olarak nitelendirilmektedir.